Kar aşağıdan yukarıya yağıyordu yer çekimine inat. İnsanların düşerken onun yükselmesi, İsçivreli bilim adamları tarafından yeryüzünde yer çekimini varlıkların saflık derecesinin belirlediği şeklinde yorumlandı.Evet yanlış duymadınız! Doğruluk terazisi adı verdikleri cihaz ile varlıkların bir kısmının neden feza da dolaştığı bir kısmının ise üzerine basılan sakız gibi nasıl yere yapıştığı böylece anlaşılıyordu....
Kimi insanlar o kadar kirliydilerki yeryüzünün bir parçası olduğu söylemek büyük bir yalan olmazdı, kimileriyse bulutlarda o güneş senin bu yıldız benim diyerek zevkle sefa çekiyorlardı... Ama en güzeli de toprağa temas edenlerin ne yaparsalar yapsınlar fezaya doğru çıkamamasıydı; fezadakilerin bir yanı bir lambanın içindeki elektrik telinin titrekliğinde bundan acı çeksede günün birinde onlarından da çabalayarak,emek vererek yanlarına gelme hayali içlerini ısıtmaya yetiyordu.Yerdeki kitle kendini eğitttikçe öğrendiler, öğrendikçe aydınlandılar,aydınlandıkça yükseldiler ; yer çekiminin omuzlarında. En sonunda tek bir katman oldu insanlar... Bulutların gölgesinde güneşlenen insanlara hasretle..